Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı “Pir Sultan”
Yaşadığımız çağda da maalesef geçen on dört asırda olduğu gibi oklar, mızraklar yeniden Ehlibeyt dostlarının üzerine çevrilmiştir. Her gün Ortadoğu’nun bir köşesinden yankılanan Ehlibeyt dostlarının hazin sesleri kulaklarımızda çınlamaktadır. İnsanlık tarihinin en vahşi canileri kılıçlarını kınından çıkarıp hak ve adalet aşıklarına doğrultmaktadırlar. İşte bu imtihan günlerinde yani ehlin, ehil olmayandan ayrıldığı günlerde Anadolu’nun mihenk taşlarından olan, adaletin ve hakkın sözcüsü Pir Sultan Abdal’ı anmayı ona olan özlemimizi dile getirmeyi ve sizlerle paylaşmayı umarak aşağıda kısaca Pir’in hayatını aktardık. Bu topraklarda hiçbir zaman Ehlibeyt dostlarının sesinin kesilemeyeceğini bilinmesi için ya Ali diyen Pir Sultan Abdal’a selam olsun. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında yerini alırken sen bugün milyonların kalbindesin Pirim zira sen gönlünü hakkın ve hak ehli olan Ehlibeytin mabedi karar kıldın; bu yolda şehadet şerbetini içtin.
DÖNEN DÖNSÜN BEN DÖNMEZEM YOLUMDANKoyun beni hak aşkına yanayımDönen dönsün ben dönmezem yolumdanYolumdan dönüp mahrum mu kalayımDönen dönsün ben dönmezem yolumdanBenim pirim gayet ulu kişidirYediler ulusu, kırklar eşidirOn iki imamın server başıdırDönen dönsün ben dönmezem yolumdanKadılar müftüler fetva yazarsaİşte kemend, işte boynum asarsaİşte hançer, işte kellem keserseDönen dönsün ben dönmezem yolumdanUlu mahşer günü olur divan kurulurSuçlu, suçsuz gelir orada dirilirPiri olmayanlar anda bilinirDönen dönsün ben dönmezem yolumdanPir Sultan'ım arşa çıkar ünümüzO da bizim ulumuzdur pirimizHakka teslim olsun garip canımızDönen dönsün ben dönmezem yolumdanPir Sultan ABDAL
Gerçek dost, dostu da unutmaz dostun dostunu da…
Pir Sultan Abdal, 16. yüzyılda yaşamış, Alevi-Türk halk şairi ve ozanıdır. Asıl adı Haydar olan Pir Sultan Abdal yaşamının büyük bölümü Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır bucağına bağlı Banaz köyünde geçti. Anadolu’nun bağrında biten bu aziz gönül insanı ne yazık ki zamanın hükümranları tarafından idam edilmiştir. 1547-1551 ya da 1587-1590 yılları arasındaki bir tarih olduğu sanılıyor.
Yöre halkının anlatımları ışığında Pir Sultan Abdalın Sivas’ta, Yıldızeli ilçesinin Banaz köyünde doğmuş ve büyümüş olduğu anlaşılmaktadır. Banaz’da bugün hala Pir Sultan Abdal’ın olduğu söylenen bir ev, önünde büyük bir söğüt ağacı ve değirmen taşı bulunmaktadır. Şiirlerinde, ileri yaşlara kadar hayatını sürdürdüğü, çok sayıda evladının bulunduğu ve iki oğlunun vefatını yaşadığı anlaşılan Pir Sultan Abdal’ın çocukluğu çobanlıkla geçmiştir.
Tekke eğitimi almış, İslam tarihini, tarikat düzenini ve peygamber ve evliya menkıbelerini öğrenmiştir. Alevi bir şair olan Pir Sultan Abdal, Alevi geleneklerine bağlı olarak büyütülmüş ve bir dergahta yetişmiştir. Tekke ve Tasavvuf ile sınırlı kalmayıp halka hitap eden halkla hemhâl olan bir dervişti Pir Sultan Abdal. Şiirlerinde Tasavvuf felsefesi gibi soyut ve yüksek konular yerine, kendi deneyimlediklerini ve karşılaştığı durumları dile getirmiştir.
Pir Sultan Abdal’ın, şiirlerinde Allah, İslam Peygamberi Hz. Muhammed, Ali, On İki İmam ve Ehl-i Beyt sevgisini sıkça işlemiştir. Ayrıca sosyal konulara da yer vermiş ve bunları birer sosyal uyarı niteliğinde işlemiştir. Pir Sultan Abdal’ın çoğu şiiri, ilahi özelliği taşıyan ezgisel bir yapıda karşımıza çıkar.
Alevi bir şair olduğundan Hak-Muhammed-Ali motifini kullanmıştır. Alevi geleneklerine bağlı bir dergâh ortamında yetişmiştir. Alevi ekolü tekke eğitiminin etkisiyle insanlar arasında bu yola çağıran bir şahıs olmuştur. Medrese öğrenimini Erdebil'de görmesine rağmen, diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı'ndan hiç etkilenmemiştir.
Pir Sultan Abdal eserlerinde, Halk Edebiyatı geleneklerini takip etmiş, tam bir halk ozanı kişiliğini sürdürmüştür. Şiirlerini genellikle 11’li ya da 8’li kalıplarla yazmış, nadir olsa da 7’li kalıbı tercih ettiği olmuştur.
Şiirleri, koşma ya da semai gibi dörtlükler biçiminde yazılmıştır. Sadece tek bir eserinde gazel düzenini kullanmıştır. Eserlerinden, Pir Sultan Abdal’ın iyi bir saz ustası olduğu sonucu da ortaya çıkmaktadır. Eserlerinin konularını sadece din, mezhep ya da tarikat değil, yaşamın çeşitli yönleri de oluşturmuştur.
Tarikat konulu eserlerinde ise, Ali ve On İki İmam gibi önemli noktalara değinirken, aynı zamanda kendi hislerini ve yaşadığı çatışmaları da korkusuzca ve ayrıntılı bir şekilde yansıtmıştır.
Pir Sultan Abdal’ın eserleri incelendiğinde, sadece kendi hayatı hakkında değil, o çağın ve Anadolu’nun yapısı hakkında da bilgiler edinilmesi mümkündür. Devlet düzeninin bozukluğu, iç savaşlar, mezhep ayrılıkları yüzünden yaşanan huzursuzlukları, kadıların adil olmadığı, dönemin müftülerinin yanlışlıkları, Pir Sultan’ın eserlerinde kolayca görülür. Bunların yanı sıra Pir Sultan Abdal, doğa, insan ve hayvan sevgisi üzerine iz bırakan dizeler kaleme almıştır.
Alevi-Bektaşi tarikatına mensup olan Pir Sultan Abdal, hem bir dini lider hem de devlet başkanı olarak görülen İran Şahları adına, Anadolu halkını Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaya teşvik ettiği ve kışkırttığı gerekçesi ile Sivas Valisi Hızır Paşa’nın emri ile tutuklanmıştır. Kararlılığı ve sözünün arkasında duran kişiliği fark edilince Pir Sultan’ın yolundan dönmeyeceğine kanaat getirilmiş ve asılma emri verilmiştir.
Halk arasında geçmişten bugüne gelen rivayetlere göre, Sivas’ın, eskiden sırası ile Keçibulan ve Darağacı isimleri ile anılan, şimdi ide Kepçeli adını alan yer, Pir Sultan’ın asıldığı yerdir. Bugün, bakımsız toprak yığını olarak görülen yer, onun mezarıdır. Mezarın üzerine ise çok sayıda taş bulunur. Bu taşların, Pir Sultan’ın asılması sırasında, Hızır Paşa’nın emri ile zorla halka attırılan taşlar olduğu söylenir.
Ölüm tarihine yönelik kesin bir kayıt bulunmamakla birlikte, mezarının yeri, farklı şekillerde rivayet edilmektedir. Bir menkıbeye göre Erbil’de, Bektaşi geleneğine göre ise Merzifon’da bulunduğu düşünülür. Fakat Pir Sultan’ın asıldığı bölgeye defnedilmiş olması, gerçeğe en yakın görünen rivayettir. Asıldığı yere gömülmüş ve hükümet baskısı yüzünden oluşan korkudan dolayı, yakınlarının ve sevenlerinin cenazeyi alıp köyüne bile götürememiş olması, en yüksek ihtimaldir.
Pir Sultan Abdal, Aleviler arasında Yedi Ulular olarak bilinen Yedi Ulu Ozan'dan birisidir. Genellikle Osmanlı otoritesine karşı tutumuyla bilinir. Deyişlerinde eski Türk kültürünü ve Alevi inancını yansıtır. Ölümünün ve deyişlerinin etkisiyle kolektif bir bilinç oluşmuş, onun adına birçok şiir, söz, anı oluşturulmuştur. Anadolu halk kültürünün yaşayan bir ögesi olarak görülmüştür.